Değişik Hamsi buğulama
Tereyağlı Ton Balığı
Peynirli Poğaça Tarifi
Uçan Kurabiye Tarifi
İstanbul usulü midye dolması tarifi
Zeytinyağlı Kuru Patlıcan Dolması Tarifi
Boza’nın Menşei
Boza kökleri çok eskilere dayanan çok yararlı bir malt içecek. Bozanın ilk ortaya çıkışı yani menşei 8000-9000 yıl önce Mezopotamya’da. Yunanlı tarihçi Ksenophon’dan MÖ. 401 yılı sonunda Doğu Anadolu’da boza yapıldığını ve hazırlandıktan sonra çömlekçi çamurundan yapılma kaplar ile toprağa gömüldüğü öğrenilmiştir.
Mayalı bir içki olan Boza Türklerin dünya üzerindeki göçleriyle yaygınlaşmıştır. Farsça’da ‘Buze’ yani darı kelimesinden türeyen boza özellikle Osmanlı devrinde en parlak dönemini yaşamıştır. Bozacılık Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulduğu yıllarda büyük şehirlerin temel mesleklerinden biri haline gelmiştir.
16. yüzyıla kadar bolca ve rahatça tüketilen bozaya II. Selim döneminde bazı kısıtlamalar getiriliyor. İçine afyon katılarak elde edilen ‘Tatar Bozası’, II. Selim tarafından sakıncalı görülüp, yasaklanıyor. 17. yüzyılda tarihe ‘Bozahaneler Vak’ası’ olarak geçen bir olay yaşanıyor. O dönemin hükümdarı IV. Sultan Mehmed 1670 yılında içki yasağı getiriyor. İçki yasağı ile birlikte bozanın da keyif verici bir içecek olduğuna karar verilerek bozahaneler kapatılıyor.
Ünlü gezgin Evliya Çelebi’nin 17. yüzyılda yazdığı ‘Seyahatname’ isimli eserde “Esnafı Darı Bozacyan” başlığı altında ayrı bir bölüme yer verilmiştir. Bu bölümde anlatılanlardan, bozanın o tarihlerde çok tüketilen bir içecek olduğunu anlıyoruz. Evliya Çelebi; 17. yüzyılda İstanbul’da 300 bozahanenin olduğunu ve buralarda çalışan 1005 bozacı bulunduğunu anlatıyor.
Ayrıca, “Esnafı Darı Bozacyan”da yine o yıllarda tüketilen alkolsüz ve tatlı bir boza türünden bahsediliyor. Rengi süt beyazı olan bu boza, genellikle Arnavutlar tarafından yapılıyor.
Aynı dönemde, orduda bozacılık önem verilen bir sınıf haline geliyor. Sarhoşluk verecek ölçüde içmek haram olmakla birlikte, ölçülü içildiği takdirde askere güç ve beden sıcaklığı verdiğine inanılıyor. Boza, bu özelliğinden ötürü yeniçeriler tarafından fazla miktarda tüketiliyor.
Evliya Çelebi “Bu bozacılar orduda gayet lazımlı kavimdir; bozayı sekir verecek kadar içmek haramdır, ama şarap gibi katrası haram değil, yani sekir vermeyecek kadar içmek mubahdır” diyor.
19. yüzyılda ekşi ve alkollü bozanın yerini giderek tatlı ve alkolsüz Arnavut bozası alıyor. Çünkü bu boza çeşidi, genellikle Ermeniler tarafından üretilen ekşi bozaya oranla Saray tarafından daha çok seviliyor.
1876 yılında Hacı Salih Bey’in kurduğu Vefa Bozacısı günümüze kadar ayakta kalmayı başarabilmiş tek bozacı. Hacı Salih Bey’in yaptığı boza, koyu kıvamı, mayhoş tadıyla o dönemde çok beğeniliyor.
Vefa Bozacısı, o tarihte eğlencelerin düzenlendiği Direklerarası’na yakın bir yerde Vefa’da kuruluyor. Bugün üçüncü kuşak torunların işlettiği Vefa Bozacısı, dedelerinden devraldıkları bu kültür mirasını aynı titizlikle korumaya çalışıyor.
Vefa Bozası Nasıl Hazırlanıyor?
Sadece darıdan yapılan Vefa Bozası’nın serüveni ise darının kepeğinden ayrılmasıyla başlıyor. Kepeğinden ayrılmış darı irmiği suyla kavrulup pişiriliyor. Ardından geniş tepsilere alınarak soğutuluyor. Soğuduktan sonra elekten geçirilip içine biraz su biraz da şeker ilave edilerek ham boza elde ediliyor. Ham haldeki bu boza ise eski bozayla karıştırılıp mayalanmaya bırakılıyor. Üzerinde küçük kabarcıkların oluşmasıyla birlikte boza hazır hale geliyor.
Boza Neden Yapılır?
Türklerin yaşadığı çoğu yerde üretilen boza çeşitleri , genellikle farklı malzeme kullanarak hazırlandığı için farklı lezzetlerde oluyor. Mesela Kırgızların buğday yarması kullanarak yaptığı boza, Kırım’da buğday unundan hazırlanıyor. Türkmenistan’da ise iri dövülmüş pirinç unundan yapılıyor. Vefa bozası ise darıdan imal edilir. Bulgur da kullanılabilir.
Bozanın Yararları :
Boza Neye iyi gelir? Vefa Bozacısı’nın TÜBİTAK bünyesinde yaptırmış olduğu araştırmada bozanın insan sağlığı açısından son derece faydalı bir besin olduğu ortaya çıktı. Bir litresinde bin kalori bulunan bozanın içinde, A ve B vitaminlerinin dört türü ile E vitaminleri bulunuyor. Mayalanma esnasında, gıda maddelerinde çok az bulunan, laktik asit oluşmasından dolayı hazmı kolaylaştırması da bozanın faydaları arasında.
Boza Nasıl içilir?
Eskiden, gümüşle bezeli kristal bardaklarla üzerine zencefil dökülerek içilen boza, günümüzde tarçın ve sarı leblebiyle içilir.
Boza Nasıl Yapılır?
Soğuk kış gecelerini tadlandırmak için boza yapmak isteyenlere kolay bir boza tarifi :
Malzemesi; iki su bardağı bulgur, aynı miktarda su ve şeker.
Boza Nasıl hazırlanır?
Bulgur bir gece önceden ıslatılıyor ve kabarmaya bırakılır. Bulgurlar iyice kabardıktan sonra üzerine iki bardak su eklenerek, orta ateşte pişirilir. Piştikten sonra tel kevgirden geçirilerek içine toz şeker konulur. Bu karışım üç gün dinlendirilerek mayalanması sağlanır ve karışımın yüzeyinde kabarcıklar oluşması ile birlikte boza tüketilmeye hazır hale gelir. Bu uzun ve heyecanlı bekleyiş, bardaklara doldurulan bozanın üstüne tarçın serpilmesiyle son buluyor. İsterseniz sarı leblebi eklemeyi de unutmayın.