Değişik Hamsi buğulama
Tereyağlı Ton Balığı
Peynirli Poğaça Tarifi
Uçan Kurabiye Tarifi
İstanbul usulü midye dolması tarifi
Zeytinyağlı Kuru Patlıcan Dolması Tarifi
Kestane meyvesi
Kestane bir sonbahar meyvesi. Bilimsel adı Castanea olan ve Kuzey Yarımkürenin bütün ılıman bölgelerinde yetişen kestane ağacı, kayıngiller familyasının bir bireyi. Dünya üzerindeki yaygınlığı dolayısıyle, yetiştiği coğrafyaya göre değişiklik gösteren 16 ayrı türü bulunuyor kestanenin. Türkiye’de yetişen yegane türü olan Anadolu kestanesi (Castanea sativa), Kuzey Anadolu kıyılarından Marmara bölgesinin içlerine ve oradan Ege bölgesine kadar geniş bir alanda yetişir. Eski çağlardan beri, ünü tüm dünyaya yayılan Bursa kestanesi ise, Grekler tarafından Yunanistan’a oradan da İtalya ve Akdeniz ülkelerine yayılmıştır.
Beşyüz yıla kadar uzunca bir süre yaşayan kestane ağaçları, otuz metreyi bulan dev yapıları ile, Anadolu ormanlarının en heybetli ağaçlarından. Biz onu çoğu zaman sadece o lezzetli kestane meyvesi ile hatırlasak da, kestane ağacının koyu renkli ve dayanıklı kerestesi çok eskilerden beri inşaat ve mobilya yapımında kullanılır. Mesela ninelerimizin çeyiz sandıkları, onun dayanıklılığının en güzel örneğidir.
Kestane ağacı ve dolayısıyla kestane kerestesi denizcilik ve gemi yapımında da kullanıldı. Nazım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı Destanı’nda Anadolu’ya silah kaçıran Karadenizli denizcileri anlattığı o muhteşem dizeleri : “Tekneleri kestane ağacındandı, üç tondan on tona kadardılar. Velakin yelkenlerinin altında fındık ve tütün getirip, şeker ve zeytinyağı götürürlerdi. Şimdi büyük sırlarını götürüyorlardı.” Eski deniz yolculuklarının bu kadirşinas arkadaşı kim bilir ne yollar kaydetti, hangi fırtınalı denizden kimleri, nerelere aşırdı?” diyerek bunu vurgulamaktadır.
Sonbaharın Ekim – Kasım aylarında hasadı yapılan kestane meyvesi ilk bakışta kolay tanınmaz. Çünkü, dikenli dış kabuğu, özgün adıyla “kupula”sı onu bir zırh gibi kaplar, gizler. Kestane toplamak da ayrı bir zorluktur. Uzun sopalarla dalları dövülen kestane, o küçük meyvelerini öyle kolay kolay teslim etmez. Onu, o ilginç kupulasından sıyırmak da başka bir yetenektir. Toplanan kestaneler toprağa gömülür ve dikenli zırhından kurtulup pırıl pırıl parlayan yeni kabuğuyla ortaya çıkması beklenir.
Kestane Şekeri nasıl yapılır?
Türk mutfağının en eski ve en güzel tatlıları arasındaki kestane şekeri yapmak kolay değilkdir. İlk önce, dış kabukları soyulmalı, sonra iç kabuklar soyulacak hale gelinceye kadar hafif ateşte kaynatılmalıdır. Artık, soyulan kestaneler hazırlanan şerbette, kaynatılmadan, hafif ateşte iki saat süre ile pişirilmeli ve soğuması için bekletilmelidir. Bu şekilde kendiniz de evde kolayca kestane şekeri yapabilirsiniz.
Kestanenin Yararları :
Sıkı bir nişasta, sakkaroz, protein ve tanen deposu olan kestane, gelişme çağındaki çocuklar için çok faydalı olan yiyeceklerden. Ayrıca, kabuklarının kaynatılması ile elde edilen çayın ateş düşürücü ve sinirleri yatıştırıcı bir etkisi olduğu bilinir. Kan dolaşımını düzenleyen ve kasları güçlendiren kestanenin faydaları saymakla bitecek gibi değil. Kestane birçok et yemeğinin de sıkı bir müttefiğidir. Yılbaşlarının ayrılmaz parçası kestaneli hindi şölenini unutmak gerek. Gerçek bir tad cümbüşü olan kestaneli pasta da cabası. Karadeniz köylülerinin genç sürgünlerinden sepetler ördüğü, arıların çiçeklerinden ürettiği doğal kestane balı tabiatın verdiği en muhteşem armağanlardan biridir.